Bir dönem FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bilinen Yeni Akit yazarı Latif Erdoğan, Gülen hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Yazıda, Dink, Hablemitoğlu, Yazıcıoğlu, Karlov ve benzeri cinayetler ile Rus uçağının düşürülmesi olaylarının Gülen ilişkilendirildiği bölüm dikkat çekti. Gülen'in belli periyotlarla her defasında bir başka şeyi bahana ederek toplantıyı terk ettiğini, eğer toplantı kendi ikamet ettiği mekanda yapılmışsa, odasına çekildiğini ve toplantı başka yerde yapılıyorsa Gülen'in kaldığı yere gidip bazen günlerce, bazen haftalarca örgüt üyelerinden hiç kimseyle görüşmediğini yazan Latif Erdoğan söyle devam etti: "Sonra aramızdan birini görüşmek üzere davet eder, ona epey bir dert yandıktan, diğer arkadaşları uzun uzun ona kestikten sonra, davet edilen kişi bütün örgüt üyeleri namına kendisinden özür diler, bağışlandıkları müjdesini diğer üyelere bildirir ve gelecek ayın toplantısı bu minval üzere sanki hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam eder, örgüt elebaşı affetmiş pozisyonunda maksadına ulaşmış bulunmanın; diğerleri de affedilmiş olmanın süruruyla sadakalar vererek sözde sorumlu oldukları mahallere döner, örgüt elebaşının talimatlarını hayata geçirme adına yapılması gereken ne varsa onu yapmaya çalışırlar… Benim 'küstüm şov' diye tesmiye ettiğim bu periyotların bazen olağan üstü sıklıkta tekrarlandığı zamanlar da olurdu. Nitekim, 12 Eylül darbesi öncesinde böylesi bir küstüm şov patlaması yaşanmış, şovun görünürdeki müsebbibi de çoğunlukla ben olmuştum. Bir defasında beraber kaldığımız Bozyaka yurdunu sudan bir sebeple terk etmiş, İzmir Hatay semti Çeşme durağındaki meşhur üç katlı evde inzivaya çekilmişti. Kimseyle görüşmüyordu. Tabii kendisine darbe olacağı haberini getiren üst düzey yetkililer dışında." "Kimseyle görüşmüyordu. Tabii kendisine darbe olacağı haberini getiren üst düzey yetkililer dışında." cümlesi ile anlatmak istediği durumu "Bu son cümleyle, esasen küstüm şovların perde arkasını da aralamış oldum. O ne zaman, örgüt üyelerinden hiç birinin dahi haberi olmaması gereken gizlilikte kirli görüşmeler yapacaksa mutlaka öncesinde küstüm şova başvurur, görüşmelerini tamamladıktan sonra da maksadına ulaşmış bulunmanın verdiği güvenle, şovu sonlandırır; söz konusu gizli görüşmelerde üst akıldan aldığı yeni talimatları icra etmek üzere işe koyulurdu." ifadeleri ile açıkladı. "Mutlaka, bu periyotların her birinden sonra eskisiyle taban tabana zıt bir değişim ve dönüşüm teklifi söz konusu olurdu." diyen Latif Erdoğan yazısına şöyle devam etti: "Mesela, uzun yıllar, örgütte bayan ünitesi yoktu. Örgüt elebaşı, diğer dini cemaatlerin bayan hizmetlerini en acımasız dille eleştirir, bunun dinen caiz olmadığını dillendirirdi. Bir gün ne olduysa oldu, örgüt üyelerinden hiç biriyle istişare bile etmeden kendince radikal bir karar aldı, biz de bayan ünitesi kurmalıyız, dedi. Ardından da bayan ünitesinin ne kadar önemli ve hayati değerde olduğunu savunmaya başladı. Örgüt üyelerinin, kız çocuklarını okula göndermesi yasağının kaldırılması da yine bu döneme rastlar. Sonrası malum, başörtüsü teferruattır; başlarınızı açarak okullarınıza devam edin savruluşu… Önceleri, örgüt üyelerinin gazete okuması yasaktı. Nur talebelerinden gazete çıkaranları, çıkardıkları gazetenin adıyla anmak rutin bir yaftalama eylemiydi. Yine böyle bir küstüm şovun ardından alınan bir kararla gazeteciliğe başlandı, televizyonculuğa da aynı usulle geçiş yapıldı. Halbuki, örgüte ait bizim bildiğimiz mali bütçeyle bunların gerçekleşmesi imkansızdı. Harcamalar da zaten örgüt elebaşının inisiyatifindeki örtülü ödenekten yapılıyordu. Anlaşılan o ki, birileri emirle birlikte para da veriyor; birileri de para aldığı yerden emir de alıyordu. Küstüm şovlar da bu kirli ilişkileri perdeleme işlevi görüyordu." "Türkiye’deki son küstüm şovu Amerika’ya son gidişi öncesinde yaşadık." diyen Latif Erdoğan olayın deylarını şu ifadelerle kaleme aldı: "Yine basit bir olayı bahane ederek sözde inzivaya çekildi, yanına gidip gelmek yasaklandı. Bu perdeli fasılada üç yüksek rütbeli asker yanına gelerek kendisine zarf içinde bir uçak bileti verdi. Ecevit’in arabuluculuk girişimleri de işe yaramamıştı. Telefon görüşmesinde, sizin sağlığınız çok önemli, mutlaka Amerika’ya gidin tavsiyesinde bulundu ve telefonu kapattı. Emir üst akıldan gelmişti. Direnmesi söz konusu değildi… Ama o, küstüm şovlarına Amerika’da da devam edecek, bütün kirli görüşmelerini yine aynı usulle sürdürecekti. Nitekim, 17 25 Aralık, 15 Temmuz gibi darbe girişimlerinin, Dink, Hablemitoğlu, Yazıcıoğlu, Karlov ve benzeri cinayetlerin, Rus uçağının düşürülmesi eyleminin öncesinde de örgüt elebaşının küstüm şovları aksamadan devam etti. Şu sıralarda da küstüm şov duyumu aldım. Bu seferki örgüt içi disiplini temin maksatlı olabilir. Yine de dikkat edilsin, derim…"
yuzdeyuzhaber