Ekonomide Millet İttifakı'nı zorlu bir sürecin beklediğini Ekonomist Zelyut, iş başına gelindiği taktirde hem kademeli faiz artırımına gidileceğini hem de yapısal reformların gerçekleştirileceğini yazdı. " Önceki yazılarımızda Millet İttifakı zaferi halinde ekonomide iki değişimin oluşacağını belirtmiştik. 1Kademeli artacak faiz oranları ile enflasyon ve faiz arasındaki uçurum kapanmaya başlayacak. Böylece Lira'dan kaçışın bittiği bir dönem başlayacak. Faiz şu an sabit gibi gözükse de, aslında vatandaşın dolara kaçmasını engellemek için icat edilen Kur Korumalı Mevduat'ın faizinin üst sınırının, bankalar ve mevduat sahipleri arasında serbestçe belirlenmesine ilişkin karar Resmî Gazete'de yayımlandı. Bu ne demek? Dış ticaret açığı arttıkça ülkemizin dolar açlığı artıyor. Kur yukarı doğru gitmeye başlıyor. Kuru tutmak için taşıma suyla artık değirmen dönemiyor. Sonsuza kadar Rus ve Arap doları yardıma gelebilir mi? Gelemez… O zaman artan kuru tutmak için faiz üstü kapalı şekilde serbest bırakılıyor… Hani Nas vardı? Hani siz faizle savaşırdınız? Ne oldu? Aslında temiz imanları yanıltmak adına bir şov yapıldı. Faiz indi ama enflasyon inmeden bu iş yapıldığı için dolara hücum başladı. Zira vatandaş enflasyona karşı kendisini korumak istedi. Zoraki dolar aldı… Şimdi doları tutacak dış yardım kesilince faizleri artırarak Liraya bir cazibe kazandırılıyor. Ama yapısal reformları yapmadan üstü kapalı faiz artırımları ile ancak yeni yeni enflasyonlar yaratırsınız. Çünkü mevduat faizi arttıkça bu dönecek kredi faizini artıracak. Kredi faizi arttıkça da sanayici zam yapacak. Yükü kime kalacak? Vatandaşa! Oysa Millet İttifakı ne yapacak? Faizleri kademeli artırıp doların önünü kesecek, yapısal değişim hamleleri ile üretimi dış bağdan kurtarıp ithalata akan milyar dolarları engelleyecek. Böylece rezervler tekrar dolacak. Faiz politikası gerçekçi oldukça, yapısal düzenlemeler devreye girdikçe de güven geri gelecek… Ülkeye dolar girdikçe kur düşecek, buna bağlı girdi maliyetleri de düşecek ve bu enflasyonu aşağı çekecek. Bu konuyu biraz daha açalım: 2İşte Millet İttifakı ile ikinci değişim saçma sapan faiz politikası ve üretimden vazgeçmiş ekonomiye kaybolan güvenin yerine gelmesi ile oluşacak. Dış yatırımcıların güveninin gelmesi ile Türk varlıklarına talep artacak. 2012 yılında 130 milyar doları bulan yabancıların satın aldığı hisse ve tahvil stoku şimdi 30 milyar dolar civarında. O zaman çıkan 100 milyar dolar geri gelecek diyebiliriz. Hatta 2012 yılında Amerikan Merkez Bankası FED'in varlıkları 4 trilyon dolarken 130 milyar dolarlık Türk varlığı varsa, şimdi 2023 yılında 8,6 trilyon dolarlık FED varlığı olan bir dönemde alacakları Türk varlık stok değeri yukarı gitmez mi? Bu noktada 15 Mayıs bir dönüm noktası olacak ve dış sermaye akını başlayacaktır. Dolar/TL, Rus ve Arap desteği kalkınca 30/40 TL olur diyenler işte bu sermaye akımını hesap etmeden konuştukları için yanılıyorlar. Elbette kademeli artacak faizleri de tekrar hatırlatalım. Burada yeni Merkez Bankası şu operasyonu yapacak: Dış sermaye geldikçe kurun sert şekilde düşmesine izin vermeyecek, çünkü; 1Kur düştükçe ihracatçıların olumsuz etkilenmesini istemeyecektir. Lira'nın değerini aniden artırmak ihracat potansiyelini vurur. Yani yabancılar 1 dolar vererek değerli Lira olursa daha az mal alabilir. Değer dengeli olursa o kadar ihracat fazla olur. 2Merkez Bankası eksi 50 milyar dolar civarındaki rezervini toplamak için bu girişlerden faydalanacaktır. Kurun belli noktasında alımlar yaparak Dolar/TL'nin hedeflediği seviyenin aşağısına düşmesine izin vermeyecektir. Yalnız bu seviye öyle bir noktadır ki, ne yukarıda kalarak sanayinin girdi maliyetlerini yukarı çekerek tekrar enflasyona neden olmalı, ne de düşük kalarak ihracatı engellemelidir. Yani içeride enflasyon yaratmadan, rezerv biriktirmek. Hem de ihracatı destekleyecek adil bir kur düzeyi için düğmeye basılacaktır. Bu seviye kaçtır derseniz 1718 arası bir seviyenin bu iş için ideal olduğunu söyleyebiliriz. Sorunlar büyük ama çözümler belli, yeter ki emaneti layık olanlara verelim…
yuzdeyuzhaber