İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Çıray, Rönesans Holding’in müteahhitliğini yapıp işlettiği beş şehir hastanesinin işletme hakkını Danimarka'dan ISS adlı şirkete satıp devretmesini TBMM gündemine taşıdı. Çıray, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, "Bu devirle birlikte, Rönesans Holding ve benzerleri önümüzdeki seçimlerde mukadder olan iktidar değişikliğinde güya kendini doğrudan hukuki muhatap olma konumundan çıkarmış olmaktadır. Bütün bunların, mahiyetini ve iktidara geldiğimizde hukuk yollarından çıkmadan nasıl çözeceğimizi herkes görecek" dedi. "UFUKTA SEÇİM SANDIĞI VE İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ" Yapılan bu devir işlemini "yeni kapitülasyon sürecinin daha da ağırlaştırılması" olarak tanımlayan Çıray, şunları söyledi: “Rönensans Holding’in kendi bünyesi içindeki şehir hastanelerinin işletme hakkını Danimarkalı ISS‘ye devretmesi yeni kapitülasyon sürecinin daha da ağırlaştırılmasıdır! Sebebi de ufukta seçim sandığıyla birlikte görünen iktidar değişikliğidir! En geç 2023 Haziranı’nda Türk Milletinin demokratik iradesiyle iktidara gelecek olan İYİ Parti’ye de KÖİ yatırımlarının işletme haklarının AB, Çin ve muhtemelen Katar şirketlerine devredilmesi vasıtasıyla şimdiden tuzak kurulmaktadır. Maksat ağırlaştırılmış kapitülasyon koşullarında gerçekleşen bu devirlere karşı hukuki yollardan harekete geçecek olan Millet İttifakı iktidarını söz konusu şirketler üzerinden ilgili devletlerle karşı karşıya getirmek; böylece bir taşla birkaç kuş vurmaktır. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti kurucuları Türk milletinden aldıkları güçle Lozan’da milletin kapitülasyonlar zincirlerini nasıl kırıp atmışsa, İYİ Parti de KÖİ’nin ağırlaştırılarak yabancı şirketlere devredilen yeni kapitülasyonlar zincirini öyle kırıp atacaktır.” Şehir Hastanelerinin İngiltere ve Kanada başta olmak üzere hayata geçirildiği her yerde çoktan terkedilmiş, demode sağlık kuruluşları olduklarına dikkat çeken Çıray, bu kuruluşların varlık nedenlerinin, anayasal bir vatandaşlık hakkı olan "sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak" ilkesiyle bağdaşmadığını vurguladı. Çıray, "Bu kuruluşların asli varlık nedeni, Türk Milletinin önümüzdeki Cumhurbaşkanı Seçimi ve Milletvekili Genel seçimlerinde sandığa yansıyacak yeni iradesinin bir sonucu olarak tesis edilecek Millet İttifakı İktidarıyla birlikte açığa çıkacak asıl müteahhidine ve onun beş ana yüklenicisine muazzam bir kaynak aktarımını, tıpkı Osman Gazi, Yavuz Sultan Selim ve inşası devam etmekte olan 1915 Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli ve İzmirİstanbul Otoyolu ve benzeri KamuÖzel İşbirliği yatırımlarındaki işletme yöntemi ve mantığı ile garanti etmektir. Kuvvetler birliği rejiminde tüm güçlerin kendisinde toplandığı iktidar, bu garanti planında acil bir değişikliğe gitmek ve bu değişikliği hayata geçirmek zorunda kaldı" dedi. "YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ'NÜ ÇİNLİLERE SATIYORLAR" Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Şirketlere Kanal İstanbul için ödeme yapmayacağız" diyen muhalefete, "Söke söke bu parayı uluslararası tahkim yoluyla sizden alırlar" sözlerini hatırlatan Çıray, şöyle devam etti: “Aslında Sayın Erdoğan şecaat arz ederken sirkatin söylemiş. Yani diyor ki; biz tüm KÖİ (kamu özel işbirliği) yatırımlarında hukuki sorun çıkması halinde İngiliz mahkemelerini tahkim için tanıdık. Satın alanların çıkarlarını garanti altına aldık. Sayın Akşener de diyor ki; iktidara geldiğimizde görürsünüz. Bu çerçevede Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yüzde elli birinin Çinlilere satılması konusunda müteahhit firma İçtaş ile Çinli firmalardan oluşan bir konsorsiyumun imza aşamasına geldiklerini de biliyoruz. Beş Şehir Hastanesinin yapımını ve böylece uzun süre işletme hakkını da üstlenmiş olan sarayın gözde müteahhit firmalarından Rönesans Holding’in bu beş hastanenin işletme hakkını AB üyesi Danimarka’nın önde gelen şirketlerinden ISS’ye devretmiş olması da aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Bu devirle birlikte, Rönesans Holding ve benzerleri önümüzdeki seçimlerde mukadder olan iktidar değişikliğinde güya kendini doğrudan hukuki muhatap olma konumundan çıkarmış olmaktadır. Bütün bunların, mahiyetini ve iktidara geldiğimizde hukuk yollarından çıkmadan nasıl çözeceğimizi herkes görecek." 25 LİRALIK İŞİ 100 LİRAYA YAPTIRDINIZ MI? Çıray’ın Sağlık Bakanı Koca'ya yönelttiği sorular şöyle: “Devletin, Şehir Hastanelerinde destek hizmetleri için, müteahhitlere yılda örneğin 100 lira verdiği, müteahhitlerin de, bu kapsamda yer alan işleri Sağlık Yatırımları A.Ş. adlı bir taşerona 50 liraya devrederek hiç karşılıksız 50 lira kazandıkları; alt şirketin de bir başka alt taşeron şirkete işi 25 liraya yaptırıp hiç karşılıksız 25 lira kazandığı, böylece aslında 25 liralık iş için devletin bütçesinden 100 lira çıktığı doğru mudur? Bu çerçevede Sağlık Bakanlığı, Şehir Hastaneleri için müteahhitlerle hangi kapsamda ve bağlayıcılık açısından süre, koşullar, ücret, garanti vb. hususlarda hangi oranlarda sözleşme veya sözleşmeler imzalamaktadır?
Yine aynı çerçevede Bakanlığınızın müteahhitlerin yerini alacak firmaları belirlemek için kamu ihale kanunu dışında ve herkese açık olmayan bir yöntemle değişik firmalar ile pazarlık yürüttüğü iddiaları doğru mudur? Eğer bu iddialar doğruysa pazarlık süreçleri hangi aşamadadır? Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının anayasal hakkı olan sağlık hizmetlerine erişim hakkı çerçevesinde söz konusu şirket ile kapsamlı ve bağlayıcı bir sözleşme imzalamış olması gerektiğine göre, Sağlık Bakanlığı bu işletme devrinin neresindedir ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sağlık hizmetlerine erişim haklarını korumaya yönelik gerekli müdahalelerde bulunmuş mudur?”
yuzdeyuzhaber